“Milli uydu şirketi” için yol haritası çizildi
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”ne göre Türkiye önümüzdeki dönemde iki önemli sektörde yeni yatırımlar için harekete geçecek. Bunlardan ilki milli uydu şirketi olurken diğer yatırımlar biyo teknoloji alanında gelecek. İlaçta hedef dışa bağımlılığı kırmak.

Türkiye’de uydu teknolojilerinde elde edilen AR-GE ve üretim kabiliyetlerinin ticarileştirilmesi ile ulusal güvenliğe katkı sağlanması amacıyla bir “milli uydu şirketi” kurulması planlanıyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”nden derlediği bilgilere göre, Türkiye’nin uzay ve uydu alanındaki çalışmaları devam edecek.
BİLSAT, RASAT, GÖKTÜRK uyduları ve metre altı çözünürlüklü milli görüntüleme uydusu İMECE sonrasında Türkiye, kendi yer gözlem uydusunu ve yer istasyonunu tasarlayıp üretebilen ülkeler arasında yer almaya başladı. TÜRKSAT 6A’nın yerli imkanlarla geliştirilmesi, milli uydu markasını oluşturma yönünde önemli bir adım olarak görülüyor.
Uzay teknoparkı kurulacak
Türkiye için mevcut uydu üretim, test ve altyapı kaynaklarının daha verimli kullanılması, insan kaynağının etkin şekilde değerlendirilmesi, mükerrer yatırımların önüne geçilmesi ve dünya ile rekabet edebilecek yapıda bir milli uydu şirketinin kurulması değerlendiriliyor.
Bu kapsamda uydu teknolojilerinde elde edilen AR-GE ve üretim kabiliyetlerini ticarileştirmek, ulusal güvenliğe katkı sağlamak amacıyla bir “milli uydu şirketi” kurulması hedefleniyor. Milli uydu şirketinin kurulmasıyla, uydu ekosistemindeki kamuya ait yapılar tek çatı altında toplanarak koordinasyonun artırılması ve insan kaynağı ile altyapıların verimli kullanılması sağlanması planlanıyor. Bu çalışmalarla, Türkiye’nin uzay alanında daha rekabetçi hale gelmesi ve uluslararası pazarda güçlü konuma ulaşması öngörülüyor.
Savunma sanayisinde ulaşılan başarının uzay teknolojilerinde de yakalanabilmesi için güçlü bir ekosistem inşa edilmesi amaçlanıyor. Bu amaçla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Türkiye Uzay Ajansı (TUA) kurulurken, bu alandaki teknoloji geliştirme çalışmaları için gerekli altyapının tesisi, nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi ve işbirliği ortamının oluşturulması amacıyla uzay teknolojileri odaklı bir teknopark devreye alınacak.
Türkiye’nin uzay politikaları için ihtiyaç duyulan teknoloji geliştirme faaliyetleri, önemli ölçüde bu teknoparkta gerçekleştirilecek. Ankara’da kurulacak bu teknoparkta yürütülecek yenilikçi teknolojilerle, Türkiye’nin küresel uzay ekonomisinden daha fazla pay alması bekleniyor.
Uzay teknolojilerinin savunma sanayisinde kullanılmasının, Türkiye’nin askeri operasyon ve savunma kapasitesini önemli ölçüde artırması, yüksek çözünürlüklü yer gözlem uyduları sayesinde sınır güvenliği, istihbarat toplama, operasyon planlaması gibi kritik alanlarda büyük avantaj sağlaması öngörülüyor.
Yeni destekler yolda
Rekabet Öncesi İşbirliği Destek Programı Uydu Teknolojileri Geliştirme Projeleri Çağrısı kapsamında alçak dünya yörüngesinde çalışacak uydu teknolojilerinin kritik alt bileşenlerinin, yer sistemlerinin ve özel iletişim altyapısının kurulmasına yönelik projelere destek sağlanması planlanıyor. Bu kapsamda, 200 kilogram altındaki uydu projelerinin tasarım, geliştirme, prototip, test, doğrulama, fırlatma ve yörüngede çalışma test süreçlerinin tamamı desteklenecek.
HIT-30 Yüksek Teknoloji Destek Programı kapsamında “haberleşme ve uzay” alanı öncelikli sektörlerden biri olarak tanımlanırken, bu başlık altında, alçak yörünge uydu sistemleri, yeni nesil haberleşme altyapıları ve akıllı haberleşme cihazları yatırımlarının desteklenmesi kararlaştırıldı. Öte yandan, TUA tarafından lazer HB11 füzyon enerji dönüşümü laboratuvar test altyapısı kurulacak.
İlaçta hedef ‘net ihracat’
Türkiye’de biyoteknoloji alanında yenilikçi çözümler sunacak, akademik ve endüstriyel paydaşları buluşturacak ve kanserden metabolik hastalıklara kadar geniş yelpazede çözümlere katkı sağlayacak “Ulusal Omiks Platformu” kurulacak ve “Biyoteknoloji Üretim Programı” devreye alınacak.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının “2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi”ne göre Kurulması planlanan “Ulusal Omiks Platformu” da büyük veri setlerinin güvenilir ve sistematik şekilde toplanmasını, depolanmasını ve analiz edilmesini sağlayarak biyoteknoloji ve tıp alanlarında çağdaş çözümler sunmayı amaçlıyor. Ulusal Omiks Platformu, yapay zeka ve kişiselleştirilmiş tıp ile entegre edilerek sistem biyolojisinin merkezde olduğu akıllı sağlık sistemlerinin temelini oluşturacak çok yönlü bir altyapı sunma potansiyeline sahip bulunuyor.
“Biyoteknoloji Üretim Programı” ile de Türkiye’nin yüksek seyreden biyoteknolojik ilaç ithalatının azaltılması ve uzun vadede net ihracatçı konumuna geçiş yapılması hedefleniyor.
Bu kapsamda TÜBİTAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle, biyoteknoloji araştırma altyapılarının yetkinliklerinin artırılması, kamu alımlarının kaldıraç olarak kullanılarak yerli biyoteknolojik ilaç üretiminin desteklenmesi planlanıyor.
Biyoteknoloji alanında bütüncül ekosistem inşa edilmesi ve Türkiye’nin küresel biyoteknoloji yarışında güçlü oyuncu olması hedefiyle 2022’de kurulan Biyoteknoloji İhtisas OSB ise girişimcilerin, bilim insanlarının ve sanayicilerin bir araya geldiği platform olarak hizmet veriyor.
Gelecek 5 yılda ilk sırada onkoloji olmak üzere immünoloji, diyabet ve obezite alanlarında büyümenin diğer alanlara göre çok daha hızlı olması öngörülüyor. Öte yandan, nadir nörolojik bozukluklar, Alzheimer, Parkinson ve migrene yönelik yeni tedavilerin gelecek yıllarda nöroloji alanında büyümeyi artıracağı tahmin ediliyor. 2019’da küresel ilaç satışlarının yüzde 31’i biyoteknolojik ilaçlardan oluşurken bu oran, Kovid-19 aşılarının etkisiyle 2021’de yüzde 39’a, 2023’te yüzde 41’e yükseldi. Biyoteknolojik ilaç payının, hücre ve gen tedavileri ile biyobenzerleri de içerecek şekilde 2028 yılında yüzde 46’ya çıkması bekleniyor.
Türkiye ilaç pazarı, 9,35 milyar dolarlık pazar büyüklüğüyle dünya ilaç pazarı sıralamasında ilk 20’de yer alıyor, biyoteknolojik ürünler bu pazarın yüzde 17,6’sını oluşturuyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca ruhsatlandırılmış 374 biyoteknolojik ilaç ve 103 biyobenzer ilaç bulunuyor. Bunlardan 33 biyobenzer ilacın üretimi ise Türkiye’de yapılıyor.
Hücre kültüründen itibaren Türkiye’de geliştirilen yerli bir biyoteknolojik ilaçla birlikte, söz konusu alan üst politika, strateji ve teşviklerle önceliklendiriliyor. Sektöre bugüne kadar sağlanan 1,1 milyar dolarlık yatırım teşviki desteğiyle, ilaç sanayisinin son 7 yılda biyoteknolojik ilaçlar içindeki imal ilaç payını kutuda yüzde 8 seviyesinden yüzde 33’e, değerdeki payını ise yüzde 1’den yüzde 9’a çıkardığı görülüyor.