Şirket eğitiminde ‘matematiksel akıl oyunları’ dönemi başladı
b-mathprofession kurucularından Burcu Haboğlu Baba, çocuklar kadar büyükleri de oyunla eğitmenin fark yarattığını belirterek, “Benim için matematik hayatı gerçekçi açıklayabileceğiniz tek alan. b-mathprofession’da artık farklı sektörlerden kuruluşlara gidiyoruz. Ekiplerine matematik düşünce tarzıyla takım çalışması, zaman yönetimi, stres, kurum kültürü, liderlik gibi eğitimler veriyoruz”dedi.

Çocukların oyunla öğrenme ve matematikle beceri kazanma yetisini iş ve şirketler dünyasına uyarlamayı hedefleyen b-mathprofession markası matematiksel düşünce becerisini oyunla birleştirerek kurumsal eğitimlere yeni bir bakış getirme iddiası ile yola çıktı. .
Akademisyenler, eğitim bilimciler, oyun uzmanları, matematikçiler ve iş insanlarından oluşan bir takım olan b-mathprofession, oyunun ve matematiksel düşünme becerisinin gücünden faydalanarak katılımcıların problem çözme becerisini geliştirmeyi hedefliyor.
b-mathprofession kurucularından Burcu Haboğlu Baba, hedef kitle olarak ekip arkadaşlarının gelişmesine, keyifli vakit geçirmesine, birbirlerini daha iyi tanımasına ve geliştirmek istedikleri ihtiyaçlarını fark etmelerine fırsat vermek isteyen tüm kurumlara seslendiklerini söyledi.Burcu Haboğlu Baba’nın DÜNYA Gazetesi’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle oldu;
Benim için matematik hayatı gerçekçi açıklayabileceğiniz tek alan. Matematiğin şöyle bir özelliği var: Dünyada tüm bilimler yanılır, mesela atom parçalanamaz deniyordu fizik de atom da parçalandı. Sosyoloji herhangi bir konu üzerine çalışır ama zaman değiştikçe o değişebilir. Matematik tüm zamanlarda değişmeyen tek bilim dalıdır. Hep en güvenli alandır deriz, çünkü matematikte kabullere dayanırsınız, kabul üzerinden ispat yaptığınız için de yanılmayan bilginin kaynağıdır matematik.
Aslında sayısal zeka ya da sözel zeka diye bir şey yoktur. Sadece sayısal alanlara ilgi, sözel alanlara ilgi olabilir. Bunlar ilgidir, zeka değildir. Matematiği ve onu kullanmayı bilmek günlük hayatımızı öncelikle güvenli kılar. Ama çocukları sorgulamadan uzak ve pasif bir şekilde yetiştirmeye kalktığımızı, yani çocuğun hep doğru cevabı vermesini istediğimiz, soru sormasına müsaade etmediğimiz ya da soruları üzerine hemen cevap verip onları susturduğumuz bir ev ortamında olduğunu ve bunların bir de sınıfa taşındığını düşünün.
Sınıfta da çocuğun öğretmeni zaman zaman çocukların düşünmesine, konuşmasına, soru sormasına fırsat vermiyor. Gerçek hayat problemleriyle çocukları muhatap etmiyor. Böyle bir ortamda öğrenmeden bahsedemeyiz. Öyle olunca da çocuklar matematiksel düşünme becerisi gelişmeden büyüyorlar. Matematiksel düşünme becerisi gelişmemişse de eleştirel düşünme becerisi de gelişmemiş demektir. Bunlar kol kola gezen beceriler, birbirinden ayıramazsınız. Matematik bilmek sizi güvenli kılar, eleştirel düşünme becerisi geliştirir.
Öğretmenlere eğitim verirken şunu gördük; öğretmenler ders içeriklerini zenginleştirmek dışında aslında zaman yönetimi problemi yaşıyorlar ve çok stresli bir süreç yönetiyorlar. Birimler birbirlerinden çok bağımsız çalıştıkları için kurum genel anlamda çok verimsiz oluyor. Dolayısıyla biz bu bilgilerimizle, matematiksel algoritmalarla tasarladığımız oyunlarımızla öğretmenlerle, takım çalışması, iletişim gibi eğitimlere başladık. Sonra dedik ki; biz niye bu eğitimleri sadece okullarda yapıyoruz, niye biz bunu başka sektörlere taşımıyoruz? Çünkü çok eğitimci dostumuz farklı sektörlerde kurumlara eğitimlere gidiyor, anlatıyor, zaman yönetimini anlatıyor, stres anlatıyor, beden dili anlatıyor ama artık ilgi o kadar az ki, insanlar o eğitimleri dinlemekten çok sıkılıyorlar. Biz aslında halihazırda yapmakta olduğumuz işin sadece paketini değiştirdik ve b-mathprofession markasını kurduk. b-mathprofession’da artık farklı sektörlerden kuruluşlara gidiyoruz. Ekiplerine takım çalışması, zaman yönetimi, stres, kurum kültürü, liderlik gibi eğitimler veriyoruz.
Ben size bir şey söyleyeyim; aynı oyunları çocuklara da oynatabilirsiniz. Onların zihnindeki esnekliği aslında çok da güzel görüyorsunuz. Evet, yetişkinler biraz daha zihninde kalıplarla oraya oturuyor. Çocuklardan daha geç çözebiliyorlar bazı algoritmaları, ama sonuçta çözüyorlar. Evet, ilk oyun dediğinizde şöyle bir şey oluyor: Onlar oyunla eğitim yapacaksınız diyor ekiplerine. Ekip geliyor suratları düşük, çünkü oyun bizim zihnimizde kazanmayla örtüşen bir kavram. Ya kaybedersem, rezil olursam ne yaparım diye düşünebiliyorlar. İlk oyundan sonra herkes alışmaya başlıyor. Çünkü burada konunun kazanmak ya da kaybetmek değil, hep birlikte gelişmek olduğunu anlıyorlar. Gerçekten gelişme ve oyun olduğu için didaktik bir eğitimde ben sadece bilgi versem siz kendinizi çok işin içine, eksenine alarak dinlemezsiniz ama oyun oynarken mecburen kendi yaptığınız şeyleri de görüyorsunuz. Bazen saçma olabilecek şeyleri, bazen başkası için kırıcı olabilecek ya da kendinizi gereksiz strese sokabileceğiniz şeyleri görüyorsunuz. İnsanın kendisini de analiz edebilmesi için müthiş bir yol oyun oynamak.
Şimdi sonuçta kurumlar için eğitim bazındaki olumlu deneyimlerden söz edebiliriz. Şu çok güzel ki geri bildirim verdiğimizde yöneticilere, yani İK direktörüne ya da genel müdüre, onlar için çok kıymetli bilgiler oluyor. Yani bazen hiç fark edilmeyen bir kişinin aslında o strateji kurmadaki becerisini onlara sunmuş oluyoruz. Bazen yöneticiler kendileri de gelip oyunu, ekibi izlemek istiyor kimisi de ekip rahat çalışsın diye istemiyor. Gelip bazen katılımcı olarak gözlem yapıyor, çünkü onlar için de müthiş bir gözlem fırsatı oluyor. Biz geri bildirim vermesek de o içeride olursa kendisinin gözlemi bile yeterli olacaktır ama biz katılmayanlara da o geri bildirimi veriyoruz.
Herşey istediğimiz noktaya geldikten sonra eğitimlere başladık. İnsanlar nitelikli bir eğitim istediğinde ilk akla gelen olmak istiyoruz, o farkı fark etsinler istiyoruz.
Hep şirketlerin kaderini liderleri belirler derim. Matematik bilen kişilerin sayısı ne kadar fazlaysa o ekibin içinde o zaman somut ve gerçekçi hedefler konuşulacaktır. Gerçekçi hayaller kurulup gerçekçi planlamalar yapılacaktır. Dolayısıyla matematik bilen liderlerin içinde matematik odaklı takım arkadaşlarının sayısının artması bence çok önemli. Fakat tek başına tabii ki matematik bilgisinden değil de iletişimin öneminin farkında olan, işinin, zaman yönetiminin farkında olan, verimli çalışmanın ne demek olduğunu bilen insanların ağırlık taşıması da önemli. Ben matematikle verimli çalışmayı çok özdeşleştiririm. Az zamanda çok iş yapabilmemiz, doğru işleri yapabilmemiz, üçümüzün yorulacağına sadece birimizin yorularak aynı sonucu çıkarabildiğimiz planlamalar önemli.
Dünyada binlerce hatta milyonlarca liderlik eğitim vardır. Herhalde bu eğitimi almayan yoktur. Neden bunlar işe yaramıyor biliyor musunuz? Çok teorik bilgi depoluyor ve psikolojiye dokunmuyor. İşte biz oyunla bunu yaptığımız için gerçekten o liderin alt ekibindeki kişinin duygusunu anlamasını sağlıyoruz. Oynattığımız çok basit bir oyunla bile “Evet ben çok uçuyormuşum, ekibim beni takip edemiyormuş” diyenler oluyor. Tabii ki bir şirketin çok iyi bir noktaya gelmesi için kuşkusuz çok fazla parametre var ama biz temelde bu bilişsel seviyeye erişmiş ve problem çözme becerisi gelişmiş kişilerin sayısının artmasının en büyük parametre olduğunu düşünüyoruz aslında.
Liderlik empati sanatı aslında. Lider hep bizde bir şeyi söyler, diğerleri onu yaparmış gibi bir algı var. Bu oyun sistemiyle beraber aslında bu empati sanatını, empatiyi daha rahat yaşatıyor lidere.
En tepedeki hedef o zihinsel değişimi görmek insanlarda. Problem çözücü olması, toplumun geneline katkı sağlayacak bir şey. En tepedeki hedef bu, ama hakikaten olabildiğince fazla kuruma ulaşmak istiyoruz ve eminim bu yaptığımız işin benzerleri de çoğalacaktır biz yaptıkça. Çünkü bunun faydalı olduğunu kurumlar da görecekler. Onu da şöyle anlıyoruz, eğitime gittikten sonra bir kurum mutlaka bizden diğer modülleri de almak istiyor. Önce bir denemek için bir modüllü ya da iki modüllü eğitime başvuruyorlar. Çalıştıktan sonra hem kurumun kendisi hem de bence en güzeli, eğitim alanlar ekstra zaman ayırması gerekmesine rağmen gelip bizle bu eğitimleri yapmak istiyorlar. Dolayısıyla oyunun gücünün fark edildiği, ama bilişsel olarak da insanlarda o değişimin olduğu bir süreç hayal ediyoruz.